Hayatimdaki
ilk hatiram bir kis aksamina aittir. Muhtemelen, bir kac dakikalik bu silik
hatira, benim icin de yüregimde ilk hissettigim hisler olarak da deger tasir. Büyüdügümde
ögendigime göre, Erzurum ´da imisiz; Babamin sark hizmeti nedeniyle. Hafizama
kazinan üc güclü hisse ise, su minik sahne sebep olmustu:
Disarisi zifiri karanlikti, diz boyu kar vardi. Hayatimda ilk
defa, böylesine büyüleyici bir beyazlik görüyordum. Evin kapisinin acilmasiyla,
disariya yansiyan isikla yagan kar, o denli parliyordu ki, zannediyorum daha cok minicik
olan ben, inanilmaz bir sekilde, o görünen, tahminimce parlak, yumusacik, pamuk yiginini
ellemek istiyordum.
Agabeyim ve Ablam kapiyi calmislardi. Annem kapiyi onlara
actiginda, onun bir adim bile yanindan ayrilmadigim icin görmüstüm; o muhtesem
manzarayi. Agabeyim ve Ablam birseyler istemislerdi. Bilemiyorum ama, her
ikisinin de yüzü kipkirmizi ve nese icindeydiler. Hatta , Agabeyimin cok
eglendigi belli idi, gözleri parliyordu ve hep sevindigi zaman oldugu gibi bir
muzip gülümseme belirmis, gamzeleri gözüküyordu. Annem onlara“ yeter artik
iceri girin „ dese, ben de onlara delicesine katilmak istedigimden, en büyük
itiraz benden geliyordu. Ve kendimce emindim; hem ben , hic mi hic
üsümeyecektim, annem beni o isiltili pamuk yiginina saliverse; cünkü yanimizda
bizimle disariyi seyretmekte olan bir gözü mavi, bir gözü yesil olan Van
kedimize dokundugum gibi olacakti sanki.
Disaridan da iceriye
ince bir rüzgar dahi yoktu; müthis bir histi. Galiba mutluluk böyle seylerde
gizli. Essiz kisa anlarda.
Tabii Annemin" yok olmaz „ lafiyla o silik hatiramda
sonlanmisti.
Sonraki derin ve beni hala etkileyen hatiram ise; babamin
bana sordugu bir soru idi.
Ben babamin kucaginda idim ve sebebini bilmedigim bir nedenle
tartisiyorlardi, ama Annemle tartisiyorlardi. Olayi öncesinde degil, o sorudan
itibaren hatirliyorum. Ne hikmetse, hem de su an önümde ceryan eder gibi,
saniyesi saniyesine.
Babam Anneme“ gel cocuga soralim hangimiz hakliyiz? „ diye emr-i vaki de bulundu. Yani
ben muhtemelen üc yasinda da degildim. (Cünkü Amasya ´ya yerlestigimizde 3,5
yasinda idim. ) Böylelikle, Babam bana ( bu yasimda bile onu elestriyorum), hakemlik
görevi yüklemisti. Ben ise, hala vicdan
azabi cekiyorum, o yüzden. Cünkü, daha cok kücük ve kelime anlamlarini
karistirdigimdan Babama kendisinin haksiz oldugunu söylemek istemistim.
Aglayarak ve onu iki elimle itip, Anneme dogru uzanarak” sen haklisin” dedigimi
hatirliyorum. Sonrasinda Babam beni daha siki kavradi, “ gördün mü” diye Anneme
dönüp bagirdi.
Annem dona
kalmis, birsey diyememisti, yüksek sesle aglayarak Agabeyimi almis; Babamin
ceketinden tutan Ablamin bakislari arasinda evden ayrilmak icin yeltenmislerdi.
Ben o an, bu iki kelimenin gercek manalarini aci bir sekilde
ögrenmistim. Annem neden sonra evden cikarken camda silüeti belirmis ve önüne
bakiyordu. Ona eslik eden ,benden sadece 10 yas büyük Agabeyimle, disaridan göz
göze geldik. O bakislardan anladim: giderlerse bir daha gelmeyecekler. Benim
tüm kucaktan inme cabalarima Babam beni daha fazla kucaklayarak cevap vermisti.
Artik evde Ablam, Babam ve ben kalmistik.
Bu durumdan benim sorumlu oldugumu , Annemi cok üzdügümü düsündügümden, daha
bir feryadi bastim. Allahtan o durumlarda üstüme yoktur. Zannediyorum,
aglamalarim ciglik derecesinde oldugu icin Annem herseye ragmen geri dönmüs,
beni var gücüyle Babamin kucagindan söküp alisi ve disari ciktigimiz idi son
hatirladigim. Sonrasi ise, sanirim arzuladigim gibi gelistiginden hafizama
kaydolmamis, derin iz birakmamisti.
Ama bu olay, gösterecekti bize daha sonraki yillarda, Ablam
hep Babaci, ben ve Agabeyim ise kosulsuz Anneciydik. Bu sanilmasinsin Babami
sevmem; dünyanin en iyi babasidir aslinda, ama o da gencti ve dogal olarak hata
yapiyordu.
Diger önemli hatiram ise yine 3 yasinda Ablamla gecirdigimiz
trafik kazasi idi.
1960´li yillarin sonlarindaki Erzurum sanirim ufakti. Halki coluk cocuk sinemaya
gidiyorlardi. Yine öyle filmlerden biriydi. Hatta filmin adini gayet iyi
hatirliyorum“ Daglar Kizi Reyhan „
Ablam Annemden izin
koparmaya calisiyordu. Neden sonra Annem bir sekilde izin verecegini söyledi;
beni de birlikte alirsa. Simdi diyorum Annemin yaptigi hic akillica mi idi?
Tamam cok ufakta olsam anlasilan, enteresan ve kendine hakim bir cocukmusum.
Ama Ablam da benden 7 yas büyüktür. Yani cok olsa o zaman 10 yasinda idi.
Kisacasi 10 yasindaki bir cocugun yanina 3 yasindaki cocuk verilip gönderilir
mi idi? Ne cesaret!
Neyse, biz 2 veled en güzel kiyafetlerimizi giymis, sevkle
sinemanin yolunu tutmustuk. Benim icin özel bir gündü; ilk kez büyükler gibi bir yere gidiyordum ve
gercekten uslu duracaktim.Yolda iki tarafi sararmis ekinlerle dolu arsalarin
arasindan gecen bir yoldan gecmeliydik; ki bu yol yer yer her iki taraftan da dikenli tellere kapli idi. Bazi yerlerde de
teller bozulmus, yerde idiler.
Biz gecerken bir grup( 4 ) asker ikisi ayakta, biri arabaya dayanmis, biri
koca tasin üstüne oturmus ellerinde kahve rengi siselerden birseyler iciyorlar, gülüsüyorlardi. Ben ise, elime tutusturulmus neredeyse kafam kadar olan, kirmizi
sulu elmaya iyice asilmistim.
Biz Ablamla elele önlerinden gecmis biraz uzaklasmistik ki, asker
Agabeylerin arabaya binip hareket ettiklerini gördüm. Aracin sesi cok korkunc
geldiginden dönüp bakmistim arkama. Gördügüm aracin düz sürülmedigi sag, sol
yaptigi idi. Ablamin elini daha siki
tutunca Ablam irkilmis, o da basini cevirmis ve manzarayi görünce beni aksi
istikamete sürüklemis; cabuk ol , kos demisti. Artik ikimizde emindik; araba
üzerimize geliyordu. Ben ise, Ablama ayak uydurmaya calisiyordum, var
gücümle. Bu aralikta 2 defa taraf degistirmistik, arac devamli yön
degistirdiginden. Artik nefes nefese kalmistim. Tam kurtulacaktik ki, benim
ayagim, üzerimde oldugunu hatirladigim krem rengi triko pantalona yerdeki dikenli
teller takilmis ve düsmüstüm. O anla birden
bire yasadiklarimiz, korku filmine dönmüstü. Artik iki cocuk herseyi, saniyeler
icinde düsünüp, dogru reaksiyon vermemiz gerekiyordu.Tellerden kalkmaya,
kurtulmaya calissam da, bir adim sonra yine düsmüstüm; cünkü öbür bacagimda
takilmis meger. Ablam kaldiramadi beni, birakti. Sonra gidecekti ki, yine
duraladi, basima geldi, yine denemek icin. Ben ise, arabanin artik iyice
yaklastigini yattigim yerden gördügümden ve mecalimin kalmadigindan, benim
sansimin olmadigini ama Ablamin kendini kurtabilecegini idrak ederek tam bir
suurla ( herhalde o an gerceklesen insanüstü bir güc olmali ne bileyim)Ablama“
Abla sen git, kac „ dedim. Hem de o yasimin verdigi en yüksek ses ve bilincle.
Bunun üzerine, Ablam önce 2-3 kosu adimi atti ileri dogru, ben ise, hala ayagimi kurtarmaya calisirken
arabaya son kez bakmis, ellerimin arasina almistim basimi. Bir an“ Korkma Meral
ben buradayim „ deyip canim Ablacigim koca askeri araci gördügü halde
ezilecegini bilerek boylu boyunca üzerime kapandi, beni sararak. Bunu,
gözlerimle gördüm; unutabilmem mümkün degil. 1-2 saniye sonra bedenimde ,
kalcamda müthis bir sicaklik olustu. Sanki cayir cayir yaniyordu.Ben ise hala
yolda yiyemeden elimden düsen ve simdiye kadar ki yedigim en tatli ve kirmizi
elmanin kirlendigine agliyordum. Ablam bir yandan agliyor ve yalpalama ve
sendeleme arasi yarali ayagiyla kaciyordu “gel „ israrlarina ragmen. Sanirim
sokta idi. Artik üzerimizden Askeri arac gecmis ve aglayan beni de susturmak
icin bir asker agabey kucagina almis; hepsi bana seker falan uzatiyordu
sakinlestirmek icin.
Hastahanede ögrenecektim; Ablamin bacaklarinin üzerinden
tekerlek gecmis, benim ise kalca kemiklerim cikmisti.
Hala Elmaya bakip agliyordum. Beni susayim diye hoplatsalar,
tekrar bedenime o inanilmaz sicaklik yayildigindan, yine koyuluyordu
gözyaslarim. Neden sonra, tugaydan babamin haberi olmus, gelmisti. Babam
oracikta arabayi süreni paralamisti. Hemen beni ve Ablami hastahaneye
ulastirdilar sanirim.
Sonrasini babamdan isittim; kendisi de ordudan oldugundan
askerleri iyi bir sorguya cektigini ama 2 sinin evli ve birinin de 3 cocugu
oldugu icin, bizlerinde sakat kalmadigimizdan affetigini söyledi.
Ablama ise hala hayranim.10 yasinda bir cocuk olmasina ragmen
büyük bir cesaret göstererek aldigi ani bir kararla, benim icin kendi hayatini
riske atti. Eger, Ablam üzerime yatmasa
imis, doktorlarin dedigine göre, ölecekmisim ;böylesine bir darbeye dayanamazmis
bedenim. Yani Ablama sadece sevgi
degil, bir de hayat borcum var.
Allaha
sükrediyorum ki, beni böyle güzel Agabey ve Ablanin kardesi yapti. Umarim ben
de haklarini öder , layik olurum onlara.
Mükemmel bir anlatım. Yazım olarak tabii. İçten gelen duyguların yazıya dönüşmesi. Okuyanın o anı yaşamasını sağlıyor. Öncelikle bu tür kazaların vuku bulması acı tabi. Kalıcı bir iz kalmadan trafik kazasını atlatmanız sevindirici olmuş . Askerlerin ise sarhoş bir şekilde (sanırım anlatımınızda bira türü bir içecek içmişler) askeri aracı kullanmaları deneyimsizlik olsa gerek. Kısacası her üç anınızda etkileyici.
YanıtlaSilSaygılar.
Efendim yazima bu yorumu vermeniz beni onurlandirdi; ki siz tecrübeli bir egitimcisiniz. Artik buna reverans veririm herhalde.Böyle bir seyi yazmanin iyi olacagini düsündüm; cünkü bunlar kesik kesik hatirladiklarim ve de kopuk sahneler var. Herkesin böyle hatirasi doludur bunlar da benimkilerden. Gercekten hafizama kazinmis ilk ücü. Tesekkür ediyorum. Hürmetlerimle
SilAblanı tebrik etmek lazım, sen de o yaşta çok akıllı bir ''veled''mişsin Meralciğim..
YanıtlaSilZevkle okudum..Kalemin hiç susmasın..
Tesekkürler Murat, samimi yorumun icin.Galiba, veled lafina itiraz etmeyecegim. Cünkü bazi hatiralarim ve aileminde bana anlattiklarina simdi bile benim inanasim gelmiyor.Akilli miydim bilmiyorum ; ama sonsuz meraki olan bir cocukmusum.Hem de kendi basina düsünen ve eyleme gecen. Bana kimden miras o huy vallahi bilmiyorum.
SilLatife bir yana siz gibi degerli okuyucuar beni yalniz birakmazsa ben daha cok yazacak ve bu isi layikiyle ögrenecegim. Ayirdigin vaktin icin sükranlarimi sunuyorum.
Aile dediğiniz böyle bir şey efem :) ne güzel her yeri gezmişsiniz benim ailem de Amasyalıdır :) annem hala orada yaşar:) Ama kışa pamuk muamelesi yapmanız güzelmiş :))
YanıtlaSilAlp Bey cok sevindim buna. Ben de kendimi Amasyali sayarim cok sevdigim bir sehirdir. Biliyormusunuz tv de görsem aglarim hemen. Cocuklar der dokunmayin Annem yine Amasya´yi gördü diye.
Silercekten de Pamuk sanmistim cünkü daha nce kar degil böyle beyaz olarak pamuk görmüstüm de ondan.Hürmetlerimle efendim. Tesekkür ediyorum bu sicak yorumunuz icin.
Kötü veya güzel, acı veya tatlı, anılarımızla birlikte “ bu hayat benim” diyebiliyoruz. Hayatımız anılarımızla bir bütün. İyi olanlar var kötü olanlar. Hani bir şarkı vardı “herşey bir rüya olsa, unutarak uyansam" diyen. Keşke kötü tarafları silebilsek, mümkün olsa bu. Neler yok ki o anıların içinde? Pişmanlıklar, hatalar, kırgınlıklar, kötülükler, haksızlıklar veya tam tersi pek çok güzellikler ve kazanımlarımız. Hepsi de başlı başına bir hayat dersi. Anılarımız olmasa bize bu dünyada bizden ne kalırdı ki? Sadece güzel anılardan oluşan bir yaşam mı sürmeli, yoksa hayatı yaşanmaya değer kılan hem acı hem de tatlı anılarımız mıdır? Yaşamdan ders almak da acı anılarımız sayesinde olmuyor mu? Acı çekmeden mutluluğun kıymeti de bilinmez ki. Sürekli gülümseyen bir insan olabilir mi? Bu da başka bir tuhaflık doğrusu. Anı okumayı çok severim, hele güzel anlatılırsa. Meral hanım çok güzeldi.
YanıtlaSilTesekkür ederim; benim nacizane hatiralarimi böylesine duyumsayarak okudugunuz icin. Blogumu ziyaretinizden dolayi da ayrica hos geldiniz diyorum. Hürmetlerimle
YanıtlaSilAnılarımız bazen bizi gülümsetiyor bazen de içimizi acıtıyor, iyi yada kötü bu bizim geçmişimizde yaşadıklarımız. Anılarımız olmadan zaten yaşamdan zevkte alınmıyor, onları anımsayarak belki yol haritamızıda belirliyoruz.. Meral hanım umarım bundan sonraki yaşadıklarınız, ileriki yıllarda geriye dönüp baktığınızda hep güzel anılarınız olması dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunuyorum..
YanıtlaSilMuhterem Mahmut Bey,bu güzel temmnilerinizden ötürü size cok tesekkür ettigimi bilmenizi isterim. Hürmetlerimle
Sil