18 Şubat 2012 Cumartesi

NAZAR YAHYA KEMAL BEYATLI

Gece, Leylâ’yı ayın on dördü
Koyda tenha yıkanırken gördü.
“Kız vücûdun ne güzel böyle açık!
Kız yakından göreyim sahile çık!”
Baktı etrâfına ürkek, ürkek
Dedi: “Tenhâda bu ses n’olsa gerek?”
“Kız vücûdun sarı güller gibi ter!
Çık sudan kendini üryan göster!”
Aranırken ayın ölgün sesini,
Soğuk ay öptü beyaz ensesini,
Sardı her uzvunu bir ince sızı;
Bu öpüş gül gibi soldurdu kızı.
Soldu, günden güne sessiz, soldu!
Dediler hep: “Kıza bir hâl oldu!”
Tâ içindendi gelen hıçkırığı,
Kalbinin vardı derin bir kırığı.
Yattı, bir ses duyuyormuş gibi lâl.
Yattı, aylarca devâm etti bu hâl.
Sindi sîmâsına akşam hüznü,
Böyle yastıkta görenler yüzünü,
Avuturlarken uzun sözlerle,
O susup baktı derin gözlerle,
Evi rüzgâr gibi bir sır gezdi,
Herkes endîşeli bir şey sezdi.
Bir sabah söyledi son sözlerini,
Yumdu dünyâya elâ gözlerini;
Koptu evden acı bir vâveyla,
Odalar inledi: “Leylâ! Leylâ!”
Geldi köy kızları, el bağladılar…
Diz çöküp ağladılar, ağladılar!
Nice günler bu şeâmetli ölüm,
Oldu çok kimseye bir gizli düğüm;
Nice günler bakarak dalgalara,
Dediler: “Uğradı Leylâ nazara!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder