30 Mart 2012 Cuma

SILENE STENOPHYLLA 30.000 YILLIK CICEK YENIDEN FILIZLENDIRILDI.


Iki gün önce yine her zamanki aliskanligim üzre araba sürerken pür dikkat radyo dinlerken cok ilginc bir haberi duydum ve  sizlerle de paylasmak istedim.
Alman Bayern 3 Radyo kanalinda verilen programda bir Botanikci, Rus uzmanlarin  Sibirya´da  Kolima nehri kiyisindaki bir magaradaki  fosillesmis sincap barinagindaki bitkinin tohumunu ekerek bitkiyi yeniden filizlendirdiler. Radyokarbon metoduna göre 31.800 yillikbir yasa sahip oldugu aciklanmis.
Fosillesmis tohum bugünkü yeryüzünün 38 m derinliginde olup zamanin Mammut gibi büyük hayvan kemiklerinin de bulundugu belirtilmekte.Uzmanlar klima sayesinde bugüne kadar gelmis oldugunu ayrica baska hayvanlar tarafindan da yenmemesinin aslinda bir mucize oldugunu belirtmektedirler.
Daha önceleri ise  bulunan en eski bitki tohumlarinin 2000 yillik bir hurmaya ve 1200 yillik bir Lotus (Nilüfer cicegine ) ait oldugu belirtilmektedir.
Cicek muhtemelen laboratuar sartlarinda  hücre bölünmesi baslatilarak filizlenmistir.Ve görüldü ki hala türleri bulunan cicegin bu zamana kadar cok büyük degisiklikler göstermeyerek kendini muhafaza etmesidir.


26 Mart 2012 Pazartesi

TOLSTOY´DAN GÜZEL SÖZLER

Gerek yokken yanındalar, ihtiyacın olduğunda uzakta. Unutma ki, kimi hayatına girdiğinde hayatını aydınlatır, kimisi çıktığında....

LOUIS ARAGON´DAN GÜZEL SÖZLER

Bizi seveni elimizin tersiyle iteriz,
layık olmayanı ise hak ettiğinden fazla severiz.
Sonra da bırakıp gitti deriz.
Hepsi bu...

CAN YÜCEL´DEN

Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil. Herkesin gidebileceği bir yol vardır. Sen yeter ki, kendin kalabilmeyi becer. Çünkü kendinden başka kimseye mecbur değilsin'. Zorlama kendini,
Bırak yanındaki seni mutlu ettiği sürece seninle gelsin.Sen istemediğin sürece, hiçbir şey için ödün vermemelisin.
Çünkü uğruna fedakarlık yaptığın kişi, yarın seni unutabilir. Ve unutma;

* Aynı dili konuşanlar değil , aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir...*

EMMA BOMBECK´TEN KANSERDEN ÖLMEDEN ÖNCE YAZDIKLARI

"Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
Hastayken yatağa girer dinlenirdim. Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim..
Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım..
Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim..
Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim..

Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer, şömineyi yakmak isteyen birisi olduğunda ona engel olmazdım.. Yerler leke olacak diye korkmazdım.. Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım.. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım..

Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim..
Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum..
TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.. Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..

Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim.. Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey..

Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla "Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim.. Onlara daha çok "seni seviyorum", ondan da daha çok "özür dilerim" derdim..
Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu..

Dikkatle bak.. Gerçekten gör.. Yaşa.. Vazgeçme..
Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç..
Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi..
Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım..
Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için Allah'a şükredin..
Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor.. Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz.."

25 Mart 2012 Pazar

LA FEMME MON AMI ENRICO MACIAS

arkadaşımın kadını

neden ağladığını biliyorum
ve neden bana üzgün baktığını
seni kollarıma alabilirdim
o kızarmış gözlerinden öpmek için
ama buna hakkım yok
sen arkadaşımın kadınısın

neden gitmek istediğini biliyorum
bana yalan söyleyemezsin
seni kollarıma alabilir
bu hayattan çekip alabilirdim
ama buna hakkım yok
sen arkadaşımın kadınısın

kalbimin paramparça olduğunu hissettim
aşkla arkadaşlık arasında kalıp
birini seçemezdim
biliyorum niçin terkettiğini
seni sevmeyi bilemeyeni
ve ben de gitmene izin verdim
yeni bir yaşam kurman için
bende sadece bir hatıra kaldı
sen arkadaşımın kadınısın

biliyorum neden şarkı söylemek istedin
gözlerime bakarak
seni kollarıma labilirim
çünkü bugün buna hakkım var
sen her zaman benim için
aşkın gerçek yüzü oldun
yine de asla
aynı şarkıda
aynı evin içinde
yaşayamayız biz
anlamanı isterim ki
birbirimizi sevsek de
benim için arkadaşımın kadınısın, arkadaşımın

23 Mart 2012 Cuma

BEGENDIGIM GÜZEL SÖZLERDEN C. BUKOWSKI

Kimseyi değiştiremezsin hayatta ve kimse için de değişmemelisin! Kimliğini kaybettiğin an, yaşamını çope attın demektir.. Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle. Ne sen başkası için mecburi istikametsin, ne de bir başkası senin için. Yanındakiler seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, istediklerin yanında, istemediklerin yolunda..

20 Mart 2012 Salı

KURU EKMEK PARCASINA RAGBET



Bunlarda pazar günü olan göl gezintimdeki fotograflar yine. Kugu ve ördekler göle dogru yürüdügümde ta karsi kiyida cok uzak bir noktada idiler. Ama yaban ördeklerini besledigimi görmüs olacaklar hemen bir baktim dibimde bitivermisler. En cok sasirdigim da, tabii sevindigim, bu iki baliginda etrafi kolacan etmek icin korkusuzca ördeklerin ve kugunun yanina gelmeleri. Kuslarin onlar icin tehlike olmadiklarindan öylesine eminler ki hayret!

MIRAT - I HAKIKAT´TEN

MIRAT- I HAKIKAT´ten MAHMUD CELALEDDIN PASA


SULTAN ABDÜLAZIZ´IN ÖLÜMÜ

Gece pervanelerle bezmi germagerm idi sem´in
Seher gördüm ne sem ´-i alem- ara var ne pervane

Mumun eglence meclisi, etrafinda dönüp dolanan pervanelerle, geceleyin civil civildi
Sabahleyin gördüm ki ne o meclise isik sacan mum, ne de pervane kalmis...

Muhterem rahmetli hocam Doc.Dr. Ismet Miroglu´nun cevirdigi, Mahmud Celaleddin Pasanin eseri Mirat- i Hakikat i bugün karistirirken, su iki misrayla durakaldim. Sultan Abdül Aziz´in azlinden sonra saraya geldiginde bu beyti okuyup acisini dindiremeyisi.
" Aman beni Sultan Selim gibi öldürecekler,düsmanlarim öc alacaklar. Kötülügümü isteyenler varsa da sevenlerim dahi vardir. Bu durumda kalirsam ortalik birbirine girer. Sonunda beni yok ederler" gibi sözlerle sizlanip inliyordu.
Annesi, ölümünden sonra ortaya cikan hatira defterinde, top atislarindan dolayi cariyelerin kendisini yangin var diyerek uyandirdiklarini, onunda oglunu ayni sekilde uyandirdigini lakin, onun bunun tahttan indirilmesi demek olduguna hükmettigini anlatir. Beni Sultan Selim´e dönderdiler dedigini 
" Annecigim! Bu isi kim yapti biliyormusun? " diye sordugunda kendisinin  "Hüseyin Avni Pasa olsa gerektir  " diye cevap verdigini  söyler. Padisah ise " Yalniz o degildir. Sadrazam Mehmet Rüstü Pasa ´da  beraber olmali "  demis ve aglamaya baslamistir. Annesinin ise onu "Arslanim! Bir defa durumu etraflica inceleyelim " dediginde  Sultanin kendisine verdigi cevap cok manidardir.
O vakitler, üniversitedeki fakülte kitapliginda okumus oldugum Sultan Abdül Aziz´in ölümüyle ilgili kitapcik icerisinde  görmüs oldugum; doktorlarin intihar diye onayladiklari deli sacmasi rapor kopyasi gözümün önüne geldi.
Sultan Annesine su cevabi verir: " inceleme yapmanin sirasi degil; cünkü bu hale ugrayacagimi üc defa rüyada görmüstüm. Gökten Cebrail Aleyyisselam inse benim icin sultanliga dönüs mümkün olamaz . Buradan cikip gitmeliyim. " demistir.
Hafizam ben yaniltmiyorsa, bu raporun sacmaligini anlamak icin doktor olmaya gerek yoktu. Cünkü, nasil olur da intihar eden bir insan bir kolunda 4 cm lik bir makas? kesigi  güya var ve diger bileginizi 2,5 cm kesebiliyorsunuz. O vakitler bu raporu okuyunca, cok üzülmüs bir hafta dehset icinde kalmis,  kendime gelememistim. Siz bir Sultansiniz, azl edildiginiz yetmiyor,  birilerince ortadan kaldiriliyorsunuz. Koyun gibi. Bugün okudugumda ise zavalli annesinin buna sessiz kalmak zorunda olusuna, ancak hatiralarinda haykira bildigine üzüldüm. Allah hic kimseye bunu göstermesin.
O kadinlarinda isi zormus cok zor.

18 Mart 2012 Pazar

YABAN KAZI ANSER ANSER






Bugün düne nazaran serince, ama günesli bir pazar günü idi. Baharin gelmesiyle penceremden yansiyan isik,  icimi isitmisti. Artik, sabahlari duyudugum kus sesleri ise göcmen kuslarin gelmeye basladiklarini düsündürüyordu bana. Bende yanima dürbünümü ve fotograf makinami alarak; evimin yakinindaki diger bir yürüyüs güzergahim olan , Isar nehri kiyisindaki korulukda yer alan bu gölete geldim. Tabii bir yandan da,  henüz yapraklari yesermemis agaclar arasinda bakislarim dolasiyor; yabani kus ve kus yuvalari ariyordum. Kulagim ise hep kuslarin sakirdamasindaydi. Onlardan cevrede hangi kus türlerinin bulundugunu tahmine calisiyordum. Derken, yakinda oldugunu tahmin ettigim bir kus sesi duydum. Yaban Kazi olmaliydi. Bu bariz sesin sahiplerini duyunca, bir yandan adimlarim hizlansa da fazla hasirti yapmamaya özen göstererek, yaklastim. Cok gecmedi, sesin sahipleri belirdi önümde " BINGO "  dedim kendime. Hemen kamerayi cikarip; bu yakaladigim ilk ziyaretcileri cektim.  Büyük bir zafer kazanma edasiyla yoluma ilerlerken; biraz ilerde bunlardan bir sürü oldugunu, ve de hayret derecede insanlardan korkmadan dolastiklarini, hatta, elden ekmek yediklerini gördüm. Zannediyorum, artik alismislardi insanlarin onlari beslemelerine . Tabii bende orada bulunanlardan bir parca ekmek alarak, nasibimi aldim yaban kazlarindan. Acayip güzel bir hismis; yabani bir hayvan sizin elinizden yemek yiyor ve o denli itinali, parmaklariniza bile dokunmadan. Hayret bir sey, sonrasinda icinize bir mutluluk akiyor. Sevindirik eve dönerken,  "tüh cabuk aksam oldu neden daha erken cikmamisim.Neler kaciriyorum hergün neler " diye düsündüm. Artik,"  etrafina daha cok bakmalisin, baktigini görmelisin " fikriyle dönüyordum eve...

BAHARA ALKIS

17 Mart 2012 Cumartesi

HIC KÖY DER MISINIZ?




Neden mi paylastim: cünkü bildigime göre Almanya´nin iki en zengin belediyesi imis burasi. Zaten yapilardan caddelerden bunu farkediyorsunuz. Belediye o kadar duyarli ki, her sey cok düzenli burada. En sasirdigimda ne biliyor musunuz: bahar geldimi yol kenarlarina , otobüs duraklarina cicekler ekilir ve o ciceklerin her ay degistirilip baskalarinin ekilmesi ve ayri ayri kompozisyonlar verilmesi. Icimden gecmiyor degil; adamlarin memleketinde durmadan yagmur yagiyor ya ki bir iki gün günes acsa 2 hafta sizi mantoyla gezdirecek kadar soguk ve dengesiz havasi var. Gerci, ben alistim buna. Diyorum; insanlar bulunduklari yeri nasil da mamur yapiyorlar. Oysa bizim gibi, iklimleri güzel olsa memleketlerinin cennet yaparlar herhalde. Bizde ise ya insanlarin evlerinin bahceleri sadece bakimli ve güzel yada caddeler yalnizca bir devlet büyügü gelecekse tadilata ugruyor. Gerci tv den her gecen gün Türkiye´nin görünüs ve yasayis olarak daha refah icinde yasadigi haberleri geliyorsa da izledikce. Gönül istiyor ki, biz burada olsak da oradaki insanimiz buradan cok daha refah ve düzen icinde yasasin. Belki su an onlara kadar ne dertler var halledilmesi gereken diyeceksiniz ama bir yerden baslanmali degil mi?. Insanimizin mutlulugu en büyük vazife degil midir bir devlet icin. Mutluluksa bireyleri memnun etmekten gecmez mi sizce?

YÜRÜYÜS YOLUM













Bugün 17. 03.2012 ve hava o kadar sicak ki neredeyse yaz geldi sanirsiniz. Yaklasik üc gündür burada havalar müthis diyebilirm.Tabii ben de büyük bir keyifle yazlari olan kosu ve yürüyüsüme de baslamis oldum. Fotograf makinamla baharin habercilerini kesfederken bulundugum köyünde güzel bir uygulamasini da sizlerle paylasmak istedim.
Her zaman düsünmüsümdür: Mehmet Akif´in "  Bastigin yerleri toprak diyerek gecme tani! " cümlesi pek siir sözlerini hafizasinda tutamayan bana, hep hayranlik vermistir. Nasil derim hep, kücücük bir cümlede, bu kelimelerle neler neler anlatmis sair diye. Bugün, köyün bisiklet yolunu saga sola bakarak yürürken dedim ki; iste bu söze layik bir uygulama. Köyün kurulusundan bugüne  önemli olaylarinin tarihlerle asikar edildigi ve güzel olani da bunlari burada yasayan insanlarin yapimindaki masraflari ayri ayri üstlenmeleri.O yüzden, taslar üzerinde bir de kücük plaka ile kimin bagisladigi yaziyor.
Mesela, bu taslarda sirasiyla:1945-46 Sürgüne gidenlerin memleketi,1930 Ilk Sürgünler sokagi,  1934 Ilk  Banka subesi, 1927 Ilk Su hatti, 1930 köye Ilk Doktorun gelmesi, 1922-29 Isar kanalinin yapilisi, 1923 Ilk kilisenin yapilisi, 1809 En eski Parti kurulusu, 1909  Ilk Demiryolunun yapilisi, 1903 Leinthaler köprüsünün yapimi, 1908  Bataklik kurutulmasi, 1886 Tugla fabrikasi, 1889 Ilk Postahane, 1873 Ilk itfaiye, 1875 Okul yapimi, 1760-1830 Föhringer Günleri olarak  yer almakta. Bu taslari özellikle de yürüyüs yolu boyunca yapilmis banklarin yanina koymuslar ki; dinlenmek icin oturanlar rahatca yanina gitmeden oturduklari yerden okuyabilsinler. Ben bir yabanci olsamda, benim cok hosuma gitti  ve faydali buldum. Ayrica, bir seyleri daha cok yerinde buluyorum: bunlarin kücük köy ve kasabalarina gitseniz savaslarda kaybedilen isimsiz askerleri icin dikilen anitlari vardir. Bunlari ilgiyle seyreder takdir ederim. Cünkü hepsi isimsiz askerleri icindir. Ben bunun kendi ülkemde de olmasini isterim. Sadece mühim günlerde ya da yildönümlerinde degil, biz onlar sayesinde yasayanlar olarak, bunu yapmaliyiz diye düsünüyorum.Savastan nefret ediyor ve savaslarin yeryüzünden iletebed kalkmasini diliyorum. Cünkü, cocuklarimiz kolay büyümüyor. Birileri de gelip su veya bu sebepten cocugunuzu öldürüyor aman Allahim dehset verici bir sey. Hic kimsenin basina gelmemesini diliyorum. Baris icinde yasamak neden zor insan ogluna aklim almiyor dogrusu.

YUPPIE ! BAHAR GELDI




16 Mart 2012 Cuma

ALBATROS DIOMEDEIDAE

TANIMLAYICI ÖZELLIKLER:
Albatroslar cok uzun ve dar kanatli büyük ve cok büyük bir grup deniz kuslarindandir. Albatroslar kanat genisligi 3,5 Metreyi buldugundan yeryüzündeki en büyük kuslar olup bu kus ailesinin en kücük cinsleri bile kanat genisligi olarak 2 metreyi bulmaktadir. Agirlik olarak 12 kg. ile kuslar aleminin en agir kuslari arasindadirlar.
YASAM ALANLARI:
Büyük bir bölümü güney yarim küredeki okyanuslarda yasarlar.Özellikle Falkland adalari, Macquarie adasi, Crozet adasi, Prens-Edward adasi ve bazi kücük gruplar ise Antarktis´ te yasamaktadirlar.
Albatroslar kiyi kesiminde bulunmamaya özen gösterirler. Kitaya ise sadece kulucka icin ugrarlar.Binlerce kilometre ucabilirler onun icin bütün kiyi boyunca görülürler.
Yasama sekilleri: Bir planör gibi rüzgariarkalarina alarak ucus teknikleri oldugundan cok uzun mesafeleri rahatlikla ucarlar. Agir kuslar olduklarindan hizlari 12 km/H nin altina düstügünde ucusa kalkamadiklarindan kiyi boyunca karada yada suda durmak zorunda kalirlar. Buna karsilik firtinaya karsi kendileri manövre yapabilirler. Albatroslar iyi ucucular olmalarina karsin kalkis ve iniste cok zorluklar yasarlar. Cok uzun bir hiz alistan sonra kalkisa gecebildikleri gibi ta iyice yere yaklasana kadar hizlarini kesmediklerinden cogunlukla kanatlarinin ve ayaklarinin kirildigi olur. Bu da tabii kusun hayatini sürdürememesi demek olur.
YIYECEKLERI: Mürekkep baligi, midye, sardunya, deniz anasi ve lesler menü listelerinde yer alir.

AND CONDORU VULTUR GRYPHUS

Eger bir hayvan olsa idim condor olmak isterdim.Ucuslarina hayranim cünkü.Nasil Hayvanlar mi? Gerci video da Almanca anlatiyor ama kayit biraz kötü sonrasi anlasildigindan ben biraz Türkce acikladim.

Latince Adi: Vultur Gryphus
Görüldükleri yerler: Güney Amerika ve And Daglari
Yasama alanlari: Daglar ve kiyi kesimindeki kayaliklar
Boyu: 110 cm. kadar
Kilosu: ( erkegi ) 12 kg
Kilosu: ( disisi )    9,5 kg
Kanatlarinin genisligi: 320 cm
Hizi: 55 km/H
Kondor yuvalarini kayaliklara özellikle de bütü hava sartlarina acik ve rüzgara maruz yerlerde kurar. Genellikle bir ender olarak iki yumurtasi olur ki asagi yukari 280 gr. civarindadir. Kulucka dönemi 55-65 gün sürer ve anne ve baba dönüsüml bu süreci üstlenir. Yumurtadan ciktiktan sonrada yavrunun bakimini anne ve baba birlikte üstlenirler. Yavru yaklasik 6 ay kadar sonra anne ve babasinin büyüklügüne erisir. Bu süre zarfinda ucabilecek duruma gelir. Hayvanat bahcelerinde bakildiginda ömürleri 85 yil olsa da vahsi hayat sartlarinda takribi ömürleri 40 yildir.

12 Mart 2012 Pazartesi

BIR INUITS AILESI

INUITS Arktis´in en eski yerlileri olup daha 5000 yil öncesinden oranin hayat sartlariyla mücadele etmesini ögrenmisler; teknikler gelistirmislerdir.Kendilerine Eskimolar dense de kelime anlamiyla cig et yiyen manasina geldigi ve de gercekle tam bagdasmadigi icin kendilerine insan manasina gelen inuits kelimesinin kulanilmasini istemektedirler. Bu da cok görülmemeli degil mi sadece insan olarak sayilmak istiyorlar. Saygi duymak gerek onlara.http://www.kinderzeitmaschine.de/uploads/tx_sgkzm/inuitfamilie.jpg

INUIT KADINI VE BEBEGI

http://thegrumpygardener.com/shop/wpimages/inuit_antiga.jpg

INUITS ESKIMOLAR GRÖNLAND

an inuit family

YANOMAMA KIZILDERILILERI GÜNEY AMERIKA

http://venezuela.fly-a-kite.ch/pics/Yano1.jpg

YANOMAMA KIZILDERILILERI GÜNEY AMERIKA

Bugün Amazon ormanlarinda yasayan dünya üzerinde kesfedilen en ilkel sartlarda ve toplum yapisiyla yasayan insan toplulugudurlar.Bugüne kadar nereden Güney Amerikaya yerlesmis olduklari tez halindeyse de artik ispatlanmis bulunmaktadir. Buna göre bütün Amerika kitasinda yasayan topluluklar 11.000 yil önce Sibirya´dan Bering bogazi üzerinden Amerika kitasina ulasmis ve yayilmislardir.Uluslararasi bir arastirma ekibi 24 topluluk ve 10 ülkeden alinan genleri diger milletlerin genleri ile karsilastirmis ve Sibirya´daki topluluklarla benzerlik gösterdigi tespit edilmistir.
  http://www.welt.de/multimedia/archive/00442/indianer_DW_Wissens_442269p.jpg

BIR AVUSTRALYA YERLISI ABORIGINIE

Aboriginilerin geleneksel enstruman aleti DIGGERIDOO calan bir  yerli

http://3.bp.blogspot.com/_NHmGTuCTevI/S8wbLIEgDvI/AAAAAAAAATg/3gJ0tEJt2z8/s1600/Aborigine.jpg

ABORIGINIES AVUSTRALYA

BIR ABOROGINIE COCUGUNA AIT RESIM AVUSTRALYA

Cocuk her yerde cocuktur degil mi? Afacan üzerine sürdügü beyaz camura ragmen ne kadar güzel.

Foto

11 Mart 2012 Pazar

SAMAN RESIMLERI II

Güney Afrika Cumhuriyetindeki Zulu ülkesine ait geleneksel kiyafetler icindeki bir samanin ayin sirasindaki görüntüsü



SAMAN RESIMLERI

Kamerun´da Rhumsiki´de bir büyücü resmi

SADU RESIMLERI III

Hisdistan´da Karnataka´da yün yada saclari ayirmak icin kullanilan civiler üzerinde duran bir Sadu rahibi

SADU RESIMLERI II

Hindistan´daki Shiva Festivalinden Sau egiticilerine dair bir görüntü