17 Mayıs 2012 Perşembe

TÜRK GELIN ( 8 )





TÜRK GELIN ( 8 )



…...........
Bu adam, sonradan ögrendigine göre, otonom bölgede komünist parti üyelerinden birisi imis. Dedemi, babami ve amcami alarak, onlari gizli birseyler konusurlarken görmüstüm; megerse o vakit adam,“ sizin su isimde Afganistan´da bir tanidiginiz var mi? „ diye sormus. Tabii bizimkiler korkularindan“ biz kesinlikle öyle birini tanimiyoruz „ diyerek redd- i isyan etmisler, diyerek anlatmaya devam etmistir.
Oysa bahsedilen kisi gercekte Önder´in babasinin amcasinin ogludur ve Mao devriminden önce ailesiyle birlikte Afganistan´a yerlesmistir.
Aradan 15 gün kadar daha gecer, ve ayni SIVE tekrar gelmistir evi ziyarete. Bu kez, evin erkeklerine, bahsedilen kisiyi taniyorsaniz, taniyoruz deyin; cünkü bu bir sinama degil, gercek ve cok ciddi bir davet; hatta arzu ederseniz Cin´den ayrilabileceginizin izni geldi der. Bunun üzerine, Önder´in babasi, denen kisinin amcaoglu oldugunu, tanidigini ve Afganistan´a gitmek istedigini söyler. Gelen Sive, bunun disisleri bakanligindan gelen özel bir emir oldugunu, kimselere duyurulmamasi gerektigini söyler ve böylece bir- iki gün icerisinde yanlarina sadece yiyecek ve giyecek alarak, kimseciklere veda etmeden, bir gece yarisi, özel görevliler esliginde coluk cocuk Cin sinirina getirirlirler. Önder henüz cok kücüktür ( asagi yukari 8 yaslarindadir) ama esek sirtindaki bu zorlu seyahati gayet iyi hatirlamaktadir. Kendilerine 4 esek verilmis, 2 esekte ise Mao´nun cerceveli resimleri ve propaganda kitaplari yüklenmistir parti görevlilerince. Oraya gittiklerinde Cin´i iyi anlatsinlar diye verilmistir. Diger eseklerde de amca oglunun diger akrabalarinin ve ve Önder´in ailesinin cüzzi esyalari yeralmaktadir.
Önder, bunu Mao zamaninda yurtdisina cikisina izin verilen belki de tek insanlar olduklarini Pervin´e vurgularken, bunun sebebinin ise su oldugunu ifade eder:
Pervin, saskinlikla, tesadüfün böylesi der gibi, dinlemektedir Önder´i.
Bu sözü edilen amca oglu da babasi gibi doktordur. Basarili bir Akupunktur ve ortopedi uzmanidir. Dönemin Afgan disisleri bakaninin ise 25 yaslarinda kücüklügünden beri yatalak bir oglu vardir. Bu doktorun tedavisi ile yatalak genc oturabilecek kadar sagligna kavustugundan, bakan cok minnettar kalmis,ne dilerse yapmaya calisacagina dair teminat vermistir. O da para yerine Cin´deki akrabalarinin, özellikle de Önder´in babasinin oraya getirilmesini arzu ettigini söylemistir. Afgan bakan elinden geleni yapacagini söylemis ve sonucta da sözünde durmus, bir dizi görüsmelerden sonra bu is hallolmustu.
Yolculuk sirasinda, Pamir daglarini gectiklerini, havanin buz gibi oldugunu; biz cocuklari yün yumagi gibi sarip sarmalamalarina ragmen üsüyor, aldigimiz nefes donuyor, babamlarin yüzü kardan ve hayvanlarin burunlarinda buzlar olusuyordu diye bahsetmeye devam eder, Önder.
Dag yolundaki zaman zaman gecmek zorunda kaldiklari ucurumlarda, o eseklerin o kadar usta oldugunu, hayvanlarin bazi yerlerde ancak bir insanin gecebilecegi dar yolda dahi, tek ayaklarini hizali hizali atarak ilerlediklerini, sinirdan 10-15 km uzaklasmalarina ragmen korkudan resim yüklü 2 esegin yükünü bosaltamayip, kendilerinin yaya yürüdügünü anlatir. Cünkü her seferinde buna yeltendiklerinde ya bizi dürbünle seyrediyorlarsa, geri cevirmesinler, bir de o zaman hapse gireriz,resimleri nasil indirirsiniz diye bizden hesap sormasinlar diye düsünüp vaz gecerler.
Nihayet resimleri ve kitaplari ancak dagin öbür yakasina gectiklerinde, Cin sinirindan gözle görülemeyecek uzaklikta oldugunda bosaltip ,o vakte kadar yaya yürümekte olan kadinlar oturtulmustur, esek sirtina.
Önder´in Pervin´e anilarini anlatirken hala gözlerinde o ani yasamakta oldugunu, hala o gözlerdeki minik Önder´i görmek mümkündü.
Dagin öte yakasina gecip, biraz ilerlediklerinde ,ohhhh rahatladik düzlük sayilabilecek bir yere geldik diye düsünürken, birden karsilarina silahli 20-25 atli belirmistir. Yüksek sesle bagiriyorlar, ne dedikleri anlasilmiyordu. Bu atlilar erkekleri ellerinden baglamis, kadinlari birarada duracak sekilde gözaltinda tutup hatta Önder´in anlattigina göre cocuklarin bile uslu durmasi gerekiyordu, hepsi sesiz bir korkuya kapilmisti. Gerci, o atlilar epey insanin oldugu bir yere getirmislerdi onlari; ama dillerini anlamadiklarindan, o adamlarin eskiya olup olmadiklarini, kendi akibetlerinin ne oldugunu kestiremediklerinden, korkuyla cocuklar dahil beklesiyorlardi. Bir ara bütün erkekleri alip götürürler. Yaklasik 10-15 saat sonra erkekler geri dönmüs yüzlerinde bir memnuniyet ifadesiyle“ artik hürüz „ diye ailelerine bu uzun sorgulamadan sonraki müjdeyi vermislerdi. Bulunduklari yer hala dagin tepesi gibi bir yerdi, ama bu Afgan grup onlari 1-2 ay iyice misafir etmis sonra sehre refakat etmislerdir.
Önder, Pervin´e bu atlilarin basindaki kisinin sonradan Afgan- Sovyet savasi sirasinda adindan cok bahsettirecek bir general ve asiret reisi oldugunu söyler.Yani baris zamanlarinda siniri korumakla görevli orada da yasayan  yerli halktir o grup. Hatta Pervin ismini biliyor olmasina ragmen zaman icerisinde hafizasindan silinmistir. Ancak Özal zamaninda Türkiye´ye kabul edilen 4000 Afgan ailenin icerisinde oldugunu, Van civarina yerlestirildiklerini tvdeki haberlerden 80´li yillar duydugunu hatirlamaktadir. Önder ondan, cok iyi biri idi, bizlerle cok iyi ilglenilmesini sagladi, diye söz etmistir.
Herneyse, böylece aile bir iki sehirden sonra sonunda Kabil´e yerlesmis, Önder de artik orada okula baslamisti. Carcabuk dili ögrenen babasi ve annesi de calismaya baslamislardir.
.....................

4 yorum:

  1. Duygulanarak okuduğumu ifade etmeliyim. Kaleminize yüreğinize sağlık. Van yöresine yerleşen Afganlılarla ilgili makale okumuştum. Hatırlıyorum onları. Köylerinin de resimleri vardı. Afgan halkına her daim yakınlık duyduğumu da bu arada belirtmeliyim. Yılların acısını üzerinde atamayan bir halk Afgan halkı. Yazınızın bu bölümü gerçekten çok güzeldi. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Efendim, öncelikle sözüme sizden beni bagislamanizi dileyerek baslamak istiyorum. Maalesef bana Mayis ayinin ortalarindan beri hic bir yorum ulasmadi simdi herkese tek tek yaziyorum. Bugün hepsi birden gelivermis sasa kaldim.O yüzden hemen cevap yazamadim. Hatta ben de artik o güzel yorumlarinizdan beni mahrum birakma karari aldiginizi sanmistim.Yine ayni incelikteki yorumunuz icin cok tesekkür ederim. Benim icin cok kiymetli sizin yorumlariniz. Hürmetlerimle efendim.

      Sil
  2. Merhabalar,

    "Türk Gelin" yazı dizininizi takip ederken, bazı işler nedeniyle internetin ve bilgisayarın olmadığı ortamlarda olmam nedeniyle kesintiye uğramıştır.

    8. Bölümü okudum ama, hikayeye tam vakıf olabilmem için birinci bölümden göz gezdirerek tekrar bu bölüme gelmem gerekiyor. Anladığım kadarıyla çok zor ve ilginç bir hayatı dramatize eden bir hikaye.

    Belki siz ilk bölümlerde bahsetmiştiniz ama, aradan uzun bir zaman geçtiği için hikayenin kaynağını bile hatırlamıyorum. Ama yeniden ele alınca öğrenirim.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhterem Recep Bey, öncelikle sizden de özür dileyerek sözlerime baslamak istiyorum.Sanirim blogger deki bir sorun yüzünden bana mayis ayinin ortalarindan itibaren hic bir yorum gelmemis. Bugün nasilsa hepsi birden cikagelmis bu ise cidden sastim. O yüzden size ve diger ziyaretci arkadaslara cevap yazamadim. Efendim, hikayeyi okuyor olmaniz büyük bir incelik. Bundan büyük bir sevinc duydugumu bilmenizi isterim.Siz yeterki beni tesvik eden güzel yorumlarinizi ben den eksik etmeyin. Hürmetlerimle

      Sil