10 Mart 2012 Cumartesi

A REIFEN IS HI

A REIFEN IS HI
Soguk, ama günesin kendini yaniltici bir parlaklikta gösterdigi bir pazar sabahi idi. Günesin o parlakligina bakan, baharin coktan geldigini sanabilirdi. Zannediyorum, kuslar bile böyle bir hisse kapilmis olacaklar ki; daha yattigim yerden kapali pencerelerime ragmen kus civiltilariydi beni uykumdan uyandiran.
Ben, Kum tanesi iki gün önce bir arkadasimdan bir davet almis onu kahvalti sonrasi ziyarete gidecektim. Ailedeki meshur pazar kahvaltimizi hazirlayip; sonra günesin bana ani asiladigi bahara olan özlemle olacak, her zaman kücücük bir cocuk gibi sarip sarmalanan ben, üstüme sadece deri bir ceket giymis;aman ne olacak arabadan inip arabaya binecegim diye düsünerek arabaya dogru ilerlemistim. Sehirden 70-80 km. uzakliktaki bir mesafeye gidecektim karayolunu takip ederek. Ama nasil bir havaysa o gün, günes sanki benim icimi iyice isitmis, aylarca tatildeymisim gibi gamsiz, kedersiz, mutlu ve neseli bu kisa yolculuguma baslamistim. Her zamanki aliskanligimla saat baslarinda Alman radyo haber kanalini dinliyor sonrasinda Avusturyanin ingilizce yayin yapan radyosunu yüksek sesle dinleyerek ingilizcemin körelmesini önlemeye calisiyor; bir yandan da yol boyunca ormanlarin her mevsimdeki renk degisimlerini, tarlalarda, korularda, agac tepelerinde gördügüm degisik cinsli kuslar ve yabani hayvanlari hayranlikla gözlüyordum. Acaba Türkiye´de de bütün endüstrilesmeye ve betonlasmaya ragmen burada oldugu gibi yaban hayvanlarini sehirden daha cok uzaklasmadan rastlana biliyor mu? diye düsünürken yolda 1200m. ilerde insaat oldugunu, yolun kapanacagina dair olan tabelayi farkettim. Ama yolda daha baska bir tali yol yönlendirme tabelasi göremedigimden biraz daha ilerledim. Uzaktan insaatin oldugu yerde; ki orasi üzerinden sehirlerarasi trenin gectigi bir tüneldi. Insaat barikatinin bir arabalik kadar yukari dogru uzanan patikaya dogru aralik oldugunu farkettim. Gerci yanimda navigation aleti vardi ama böyle bir durumda hic bir ise yaramayacakti. Patika yolunu takip ederken gördügüm bir tabela ise bu kez yolun cikmaz sokak oldugunu ifade ediyordu. Al sana buyur Kum Tanesi kaldin mi Pazar günü dag basinda in cin top oynuyor dedim.
Bir yandan araba sürüyor bir yandan da arkadasima cep telefonundan ulasmaya calisiyordum bana yapabilecegi bir öneri var mi diye. Fakat uzun sürmedi büyük bir gürültüyle arabanin sanki yerdeki bir cukura altinin degdigini hissettim. InsaAllah arabada birsey yoktur diye düsünürken 50m. kadar ilerde 3-4 evin oldugunu, orada da bir adamin bebek arbasiyla ilerlemekte oldugunu farkettim. Bu adami kacirmadan mutlaka yolu sormaliyim; diye daha hizli arabayi sürdüm. Adam kovboy sapkali ve cizmeliydi ama o görüntüsüne ragmen bir o kadar da sivesinden kati bir Bayer oldugu anlasiliyordu. Belli ki, arabadaki ikiz bebeklerini yürüyüse cikarmis bir babaydi. Neyse, ben kendisine yolu sormus; o ise nazikce bana yolu tarif etmisti. Tam yeniden yola koyulacaktim ki; adam yüksek sesle ve el kol hareketleriyle beni durdurdu. Pencereyi actigimda ise bana“ Hanimefendi, tekerleginiz patlamis, bu sekilde yola devam edemezsiniz „ dedi. Tabii ben, hemen arabadan inmistim bile. Hay Allah ne yapmak lazim diye düsünmeye kalmadi adam bir islikla tesadüfen yürüyüse cikmis bir komsusunun bu tarafa bakmasini sagladi. Sonra bana arabada yedek lastigim olup olmadigini sordular. Daha gecen hafta yipranan arka lastik yüzünden yedegimi kullandigimi ifade ettim. Bu arada ben saskindim: cünkü daha “ Bana yardimci olabilir misiniz? „ cümlesini henüz kullanmamistim; ama aralarinda cok hizli ve agir bayerce konusup sorunuma care ariyorlardi. Derhal bir komsularinin daha kapisini calip disari cagirdilar. Bu kez ise, ücü birden benim lastigimi ölcüp; sonra herbiri ayri ayri kendi yedek ve de eskiden kalma lastiklerini cikardilar. Bu arada biri hemen patlak lastigi sisirmisti ama hava o kadar hizli geri cikiyordu ki, beni degil 1km. 50 m. bile götürmeyecegi acikti. Her neyse lafi uzatmayayim;o gün üc köylü Alman bana eski lastiklerinden birini monte ederek yoluma devam etmemi sagladilar.
Dedim insanlik ölmemis. Ben, Almanlarin insana günahini bile vermeyecegini düsünürken, adamlar benim konusmama bile firsat birakmadan bu isi halletmisler, benden ne plaka, ne telefon numarasi, ne de adres sormuslardi. Bana sadece, “ Yarin arabayi yaptirdiginizda bu lastigi eger biz evde yoksak su römorkun yanina biraksaniz olur “ dediler. Yani, benim sadece sözüme güvenmislerdi. Oysa ben, onlar icin sadece bir yabanci idim.
Simdi diyorum; Atatürk´ün bir lafini daha iyi anliyorum: “ Köylü; bir miletin efendisidir. „ Yardimsever, eli acik, misafirperver, herseyden önce, kompleksleri olmayan, gönlü zengin insanlar oluyorlarmis. Bu köylü üc Almanin gösterdigi beyefendiligi, sehirdeki bir Almandan hayatta bekleyemezsiniz, yapmaz cünkü. Bunlar ise:
önce bir islik, sonra
-Was Los?( Ne oldu? )
-Servus, Franz a Reifen is hi (selam Franz, bir tekerlek patlak)
lafiyla yardimci olmuslardi. Demek bir laf daha dogruydu: önyargili olmamak gerekmis; her milletin iyisi kötüsü cidden varmis. O gün cok üsümüstüm ama hos bir tecrübe oldu benim icin.
 KUM TANESINDEN

2 yorum:

  1. Bende bu derece iyilik beklemezdim,Almanlardan;ama insan nede olsa kimi melek kimi şeytan hangi ırktan olursa olsun iyisi de kötüsü de,mevcutmuş...

    Çok güzel ve hoş bir anınızı güzel bir dille sunmuşsunuz satırlara okumamız dileğiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tesekkür ederim güzel yorumun ve alakan icin.Evet önyargilari insanlar böyle birsekilde iletisimde bulundukca yikabilirler. Yani görünümlerimiz farklida olsa düsünceler ,hisler bir.
      Bazen böyle dost insanlari gördükce kendime sormuyor degilim ya aslinda hepimiz ayniyiz niye bu plkelerin sinirlari yada niye birbirimize sen yabancisin yada sen bizdensin diyoruz. Ayrimcilik tamamen gerksiz geliyor bana.Cogunluk bir böyle düsünmeye kalksa savaslari, düsmanliklari bir kenara birakmak hic zor olmaz aslinda.Tabii ideali bu ama ZOR:

      Sil