TÜRK GELIN ( 10 )
Önder kendisinin ve ailesinin Türkiye´ye gelislerini ise
söyle hikaye etmistir Pervin´e:
Afganistan- Rus savasi öncesinde Afganistan karisiktir. Bir
grup Afgan, Ruslari desteklerken bir kismi da karsidir. O sirada ülkenin basinda
padisah bulunmaktadir.Önder onu," aslinda iyi bir adamdi ülkeyi mamurlastirmak
icin ugrasirdi ama gücsüzdü; hem nereden baslanacakt ki " diyerek sözlerine devam
eder.
O sirada 19- 20 yaslarindadir ve artik Kabul´ de padisah
karsitlari cogalmis; hatta suikastta düzenlendiginden bir gün neredeyse Kabul´ün
bütün genclerigözaltina alinmistir ve bunlar arasinda Önder de vardir. Kendisine
gözalti sirasinda cok dayak atilmis, iskence görmüstür. Bu iskence sirasinda
önüne bos kagit konup, yaz ve imzala aralarinda oldugunu diye israrla
görevlilerin biri cikip biri girmektedir. Önder´in ise hic bir sey den haberi
yoktur hatta iskence sirasinda kendisinin gözlerine tellerle vuruldugu ve
ifadeye zorlandigini söylemistir.Dedigine göre, önce cok sert bir görevli
gelip bunu yaparken sonra“ Ben bilmiyorum onlarla alakam yok „ israrinaiceri
daha ilimli hatta samimi görünen görevli“ Evladim imzala kurtulacaksin sana bir
sey olmayacak dese de, Önder imzalamaz“ Vallahi benim o olayla ilgim yok,
kimseleri de tanimiyorum ve ne dediginizi anlamiyorum „seklindeki israrli
cevabina o ilimli görünen görevlide sertlesir o kadar döverler ki sonunda
kagidi kalemi eline alan Önder yazmaya baslamistir.Ama yazdiklari cok sacma
seylerdir ve artik psikolojisi bozulmak üzeredir ve Önder´in dedigine göre,
görevlinin ikide bir" ne biliyorsan yaz "cümlesi kafasinin icinde
yankilanmaktadir. Bu sekilde kagida fizik problemi cözmüstürmegerse suursuzca.Imzalayip
verdiginde sen benimle alay mi ediyorsun diyerek bir daha öyle bir döverki
Önder´i, bu kez suurunu kaybetmistir.
Sonrasini Pervin´e“ Vallahi hic hatirlamiyorum ben o kagida
neler yazdim zaten günlerce karanlikta kaldim ,kac gün kaldigimi dahi tam
bilmiyorum, tek bildigim durmadan dayak yedigimdi " diye söyler.
Sansina o günün sabahina gözlerini actiginda, Afganistan´da
yönetim degismis ve tutuklular serbest kalmistir. Bunun üzerine serbest kalan
Önder´i ailesi ülkenin gidisatindan endise ederek Türkiye´ye gönderme karari
alirlar. Bunun üzerine bir Rus ucagi ile Bulgaristan üzerinden Türkiye´ye
geldiginde ucakta iltica ettigini bildirir ve böylelikle ailesinden yalniz,tek
basina Türkiye´ye gelmistir.
Eskiden ailesinin tanidigi hemsehrilerinin yaninda kalmak
istesede kimsecikler yer vermemistir.
Önder der:“ Param bittiginden bir Kazak hemsehrinin deri
atölyesinde calistim. Beni isten cikarmasin diye öyle cok calisiyordum ki
sonunda o Kazak benim atölyede de kalmama izin verdi. Buna cok sevinmistim; cünkü
bir hemsehrinin yaninda kaliyordum bir gecekondu bozmasi dam yerine plastik
kaplama vardi, her yagmur da oldugu gibi iceri akan.
Herneyse, o Kazak aile artik hizmetleri karsiliginda ona
yemek de vermeye baslamistir. Böylelikle
kendi ailesi 5-6 ay sonra gelene kadar o atölye de calismistir.
Önder yine
de minnettarlikla anlatir; gerci kaldigim atölye bir deri atölyesi oldugundan
igrenc de kokuyordu ama o Kazak beni hic bir cocugundan ayirmazdi diye.
Artik,
ailesi gelmistir gelmesine ama yine her göcmen ailenin sorunu gibi en baslica
sorunlar onlari takip etmisti. Yeniden dil ögrenmeleri, is bulmalari, ve ülkeye
adapte olmalari gerekiyordu. Biriktirdikleri para da kisa sürede suyunu
cekmistir.Babasi bir Kardiologun yaninda ise girmisse de fazla calismaz
cikar. Memleketi Cin´e gidip ticaret yapmaya kalkmaya baslamistir. Bu yüzden
Pervin´in kayinvalidesi o vakit cok daha kücük olan cocuklariyla aylarca cok az
parayi yetirmeye ugrastigindan hem kendisi, hem Önder, hem baba bunalim
gecirmekteydiler. Baba kendini seyahatlere problemlerden uzaklasarak avutuyor,
Önder önceleri Aksaray da polaroid resim cekip sonra pazarda pazar cantasi satip,
annesine para yetistirmektedir. O sene, üniversiteye de girmistir ama devam edememis,
birakmistir.Cünkü Pervin´in de bildigi gibi derse giren her hoca en az 10-15
kitap ismi söyleyip cikiyordu.Hepsinin de ya tedarik edilmesi ya bir sekilde
okunmasi lazimdi. Oysa Önder´in alacak parasi yoktu. Bir gün nam-i meshur prof.
lerden biri derse girmis ve“ herkes aldi mi diye sormustur. Bu alamadim „
deyince“ nicin alamadin diye sormus param yoktu „ deyince anfide bir fisildasma
ve gülüsme olur ve akabinde hoca“ burasi
üniversite eger deneni almiyorsan veya alamiyorsan git calista ailene faydan
olsun „ demis ve dersten cikarmistir.Utancindan Önder bir daha fakülteye o yil
adim atamamistir. Ta ki Pervin´in baslayacagi sen olan bir sonraki seneye kadar...
Hikayenin bu bölümü gerçekten üzücü. Bu üzücü olayları yaşamış, sıkıntı ve zorluk çekmiş bir ailenin gelinlerine karşı takındıkları (önceki bölümlerde anlatıldığı kadarıyla) tavır yadırgatıcı. Bir ülke de istikrar yoksa, ülke kendi iç sorunlarını kendi gücü ve isteği ile değil yabancı güçlerin müdahalesi ile çözmeye kalkarsa sonuç o ülkede ne yazık ki kaos tur. Suçlu, suçsuz her insan bir şekilde etkilenecektir. Ülkesinden kaçma yollarını arayacaktır. Anlaşıldığı kadarıyla Önder'in babası Afganistan'da çalışırken ailenin rahatı yerindedir. Lakin ülke de Afgan kralının devrilip, Sovyet işgali söz konusu olunca durum güçleşmiştir. Mülteci olarak yaşamak, iş bulmak kolay değildir. Zorluklar mültecileri beklemektedir. Bu sadece Afgan mültecilerini değil diğer ülke mültecilerini de bekleyen bir durumdur. Gerçekten üzücü bir durum. Olanaksızlıklar eğitim olanağını da insanın elinden almaktadır. Lakin ilgili Prof.'un "paran yoksa kitap alamadıysan git çalış" telkin etmesi ve sınıftan Önder'i çıkarması doğru değildir. Öğrencinin kitap alıp almaması kendisini değil ilgili öğrenciyi ilgilendirir.
YanıtlaSilEfendim kaleminize sağlık. Güzel bir çalışma yapmışsınız.
Saygılar.
Efendim,lutfedip yazimin bu bölümünü de okuyup beni degerli yorumunuzdan mahrum birakmadiniz, tesekkürler.Maalesef bu ünlü Prof.´umuzun davranisi dogrudur.Pervin´de kulagi ile duymustur, kendisi de basladigi sene:" kitaplari almayan girmesin derslere " denmisti. Elbette bir egitmen olarak ve Türkiye sartlarida gözönünde bulundurulursa bazi seylerin bu kadar üzerine gidilmemeliydi. Insanlarin imkansizliklari yüzlerine vurulmamalidir.Sanirim Önder´i esas üzenin hoca dan cok dönem arkadaslarinin da ayni anlayissizligi gösterip fisildasip ,gülüsmeleri olmustur.Önder, bir sene sonrasi Pervin´in dönemiyle okuluna devam etmistir bunu da dönem arkadaslarin cok dostane, yardimsever ve arkadas canlisi bulmasinin oldugunu ifade etmistir.Pervin de üzücü bir sekilde müsahade etmistir bir üst dönemdekilerin pek birbirine bile yabanci, soguk bir ögrenci toplulugu oldugunu. Oysa 3. ve 4.siniftan hepsinin tek tük arkadaslari olmasina ragmen o iletisimi sade Pervin degil diger grup arkadaslari da 2. siniftakilerle kuramamislardi.Zaten bütün hocalarda bu yeni nesil talebeleri cok basarili bulmuslardi. Bunu her defasinda dile getirirlerdi.Bunu okul bitimin de sirf asistanliklari Pervin´in sinif arkadaslarinin doldurmasi ve kalanlarin da komple Basbakanlik Arsivine alinmasi da tastik etmistir.
SilEvet mülteci olmak kolay olmadigi gibi bunlar ikinci defa hayata yeniden basliyorlardi, zordu hayatlari.Ben bunlari Pervin´in o aile icindeki yasantisina daha iyi bir isik tutmasi amaciyla böyle bir bölüm eklemistim. Tekrar yorumunuz icin tesekkür eder,Hürmetlerimi sunarim.
Bir hikayeci daha buldum sanırım:)) harikaa:)
YanıtlaSilÖncelikle, blogcudaki eski arkadaslardan biri olarak blogumu ziyaretiniz icin cok memnun oldum.Ben cok kimseleri bulamamistim; buraya gecis yaptigimda.Ben: blogcudaki sahanelezzetler. Henüz tam hikayeci sayilmam ama yazmayi ögrenmeye calisiyorum diyebilirim yasanmisliklari anlatarak. Tabii beni kritiklerinizle yanliz birakmazsaniz memnun olurum.Hürmetler
Sililginç. bu hikayede okuduğum dünya ne kadar yabancı geldi bana. hiç duymadığım şeyler. sizin yaşadığınız, tanık olduğunuz durumlar olsa gerek. hayatta neler oluyor değil mi.
YanıtlaSil:)
Evet deeptone.Hayatta neler oluyor? Gerci, bu hikayemde verbildiklerim benim; sanirim baska bir kusaga ait olma sansimdan. Hos olmasa da bunlar da benim hayatimin renkleri. Zaten, her insan hayati basli basina bir roman.Bence dünyayi enteresan kilan da bu.
SilSözümü hiç çekinmeden söylüyorum koca Prof. olmuş;ama adam olamamış ve benim görüşümde cahil mertebesinden öteye gidememiş olan bir hoca var hikayenizin sonlarında umarım bunların nesli tükenir bir an önce...
YanıtlaSilHoca bile demeye çekiniyorum aslında o cümle yetişmekte olan hayata tam anlamıyla atılmamış olan yarın bir gün güneş olacak insanları aydınlatacak olan bir öğrenciye nasıl söylenebilir.
''Ne yazık ki,EMPATİ ile tanışmamış sanırsam ya da okuduğu kitaplarda yokmuş SAYIN Prof.umuzun.''
Önder'in değil onu diyen pROF. un sınıftan çıkması gerekti;ama olması gereken olmadı;çünkü olayın yaşandığı yer Türkiyeydi.
Türkiye'de yetkililer ve büyükkler,yetkisiz ve küçükler karşısında daima haklıdır bu son zamanlarda zorda olsa yıkılmaya çalışılan alışılagelmiş bir önyargıdır...
---------------------------------------------------------------
Hikayenin başları da çok acıklı ablacım ülkedeki kargaşa sonucu doğan yeni resim arayışları kargaşa ve sürekli bitmek bilmeyen olaylar birinin yanına gitsen veya tanımadığın birisine selam versen suçlu/örgüt üyesi sayılabileceğimiz anlar.
Türkiye'deki 11 Eylül döneminde ki siyasi kargaşa tek bizde yaşanmamış buradan bunu anlıyorum....
Bu zamanlarda bile Afganistan ve halkının durumu pek iç açıcı değil,üzeerinde duran barış demokrasi hikayesi ile yerleşen ABD Afganistana sadece gölge olmaktadır aydınlanmasına engel olmaktadır...
Afganistan'ın kısa zamanda kendi toplaması ve tam bağımsız bir ülke olması dileğiyle...
Saygı ve sevgilerimle ablacım...
Evet Mesutcugum, maalesef politikalar her ferdin hayatini bambaska etkileyebiliyor; öyle ki hayatiniz en iyi kurgu romani aratmayacak hale geliyor.Gördügün gibi, dram ararsan her yerde.
SilSevgilerimi iletiyorum