Hıdırellez
Hıdırellez Bayramı (Hıdrellez), Türk dünyasında kutlanan mevsimlik
bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan
Hıdrellez günü, Hızır ve İlyas’ın yer yüzünde buluştukları gün olduğu
sayılarak kutlanmaktadır.
İslam coğrafyasına bakıldığında Hıdrellez gününün yoğunlukla Türkiye'de kutlanıldığı görülmektedir.
Hıdırellez günü, Gregoryen takvimi (Miladi takvimi)ne göre 6 Mayıs, eskiden kullanılan Rumi takvim olarak da bilinen Jülyen takvimine göre 23 Nisan günü olmaktadır.
6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz
mevsimini, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri
adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs günü kış
mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığını gösteriyor .
Hıdrellez’in Anlamı:
Hızır – nebi inancının dışında Hıdrellez geleneği ile ilgili olarak
yaygın olan kanaat Hızır ile İlyas’ın bir araya geldiği günün hatırasına
tören yapılmasıdır.5 Hıdrellez günü genellikle 6 Mayıs’ta
kutlanmaktadır. Bazı yörelerde 5 Mayıs bayram günü, 6 Mayıs Hıdırellez
günü olarak kabul edilmekte ve ona göre törenler düzenlenmektedir.
Hıdırellez günü ( Ruz-i Hızır ) halk takviminde yazın başlangıç günü
olarak kabul edilmektedir. Türkler’deki halk takvimine göre bir yıl iki
ana bölüme ayrılmaktadır. Hıdırellez gününden (6 Mayıs) 8 Kasım’a kadar
süren devre 186 gün olup Hızır günleri adıyla anılmaktadır. Bu dönem
genellikle yaz mevsimine tekabül etmektedir. 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar
süren ikinci devre kış devresi olup Kasım günleri olarak
adlandırılmakta ve 179 gün sürmektedir.6
Bu 6 Mayıs bahar bayramı
Hıristiyanlıktan önce de putperestlerin bayramı olarak kutlanırdı. Eski
Türkler zamanından kalma bir kutsal gündür. Hıristiyanlıktan sonra bunun
terk edilmesine uğraşılmışsa da halk öteki putperest bayramlarını
bırakmış fakat bunu bırakmamış, nihayet Hıristiyanlık tarafından da
resmi bayram olarak tanınmıştır. Yalnız onlarca “Saint Georges” “Aya
Yorgi” adı verilmiştir ki bu, sonraları aziz olarak kabul edilen bir
kimsedir. İşte bugün, sonraları müslümanlar tarafından da yukarıda
söylenen inanışla bir dini gün gibi kabul edilmiş, Hızır ve İlyas
sözcükleri söylene söylene halk ağzında “Hıdrellez” biçimini almıştır. 7
Hızır, bazı İslam bilginlerine göre peygamber olup, asıl adı
“Elyasa”dır. Bazı bilginler ise Hz. Hızır’ın veli veya melek olduğunu
iddia etmişlerdir. Rivayete göre Hz. Hızır ile Hz. İlyas, “ab-ı hayat”
içmişler ve ölümsüzlüğe kavuşmuşlardır. Bu iki arkadaş ab-ı hayatı
içtikten sonra; Hızır karadakilerin, İlyas ise denizdekilerin yardımcısı
olmuştur. Hızır ile İlyas 6 Mayıs tarihinde buluşurlarmış. Bu buluşma
ile birlikte dünya da yeşilliklere bürünürmüş.8
Hıdırellez inancı
Türkler’deki bahar bayramı geleneği ile doğrudan ilgilidir. Diğer yandan
Türk inançlarında, Türk destan ve efsanelerinde görüldüğü kadarıyla
“Boz Atlı Hızır” inancı eski Türk inançlarından “Boz-atlı yol Tengrisi”
yani “yol iyesi” ile izah edilebilir.9 Bu eski Türk inancı, İslamiyetin
kabulünden sonra “Hızır Nebi” veya “Hızır-İlyas ( Hıdırellez ) inancı
olarak karşımıza çıkmaktadır. Halk arasında Hızır’dan beklenen şeyler
ise darda kalanlara, sıkıntıda olanlara yardım etmesi, insanlara
bolluk-bereket bahşetmesi gibi hususlardır. Türkler’deki bazı deyim veya
atasözleri bunu güzel bir biçimde aksettirmektedir:
Kul daralmayınca / sıkışmayınca Hızır yetişmez
Türk dünyasında Hıdırellez etrafında oluşturulan gelenekler, inançlar,
törenler bir bakıma Sultan Nevruz ve diğer baharı karşılama gelenek ve
törenleri ile karıştırılmıştır. Daha açık bir ifade ile Türkler’deki
bahar törenleri bir veya bir kaç önemli gün üzerinde yoğunlaşmış ve
yapılan törenler o günün etrafında toplanmıştır. Bu bakımdan Nevruz,
Hıdırellez veya diğer bahar törenlerinin tamamını herhangi birinin
kutlanması sırasında görmek mümkündür.
Atalar Kültü
Eski Türk inanç sisteminde atalar kültü, aile ocağı ve ateş kültü
birbirleri ile sıkı sıkıya bağlıdır. Bu üçlü birbirlerinden pek
ayrılmazlar. Bilinen en eski devirlerden beri Türkler’in yaptıkları
törenlerde ata-ruhlarına tazim oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Türk
dünyasında bununla ilgili olarak gerek Nevruz’da ve gerekse
Hıdırellez’de bayram günlerinin gayet neşeli, birbirlerine saygın
geçirilmesi zorunlu bir görev olarak kabul edilirdi. Çünkü ata
ruhlarının evin bacası etrafında çocuklarının bayramı nasıl
geçirdiklerini kontrol ettiklerine inanılmaktaydı. Bayram dolayısıyla
mezarlıkların ziyaret edilmesi bunun bir sonucudur. Ölmüş atalara
duyulan bu saygı onların hatıralarının yaşatılması hususu, Türkler’de
değişik adetlerin meydana gelmesine sebep olmuştur. Hıdırellez’le ilgili
olarak genellikle halkın bayram için gittikleri mahaller tamamen bu
inançla ilgilidir. Anadolu’nun her şehrinde bir Hıdırlık mevkii vardır.
Başta Hıdırlık mevkii olmak üzere bugün Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde
tesbit edilen evliya inancının kaynağı doğrudan Türkler’deki bu atalar
kültü ile ilgilidir.
Ateş Kültü
Hıdrellez’de görülen
en yaygın adetlerden birisi Türkler’deki ateş kültü ile ilgilidir. Eski
Türk inanç sisteminin belli başlı kütlerinden birisi de ateş kültüdür.
Türkler’de dünyanın yaratılışı, bahar ve ateş arasında bir bağ kurulur.
Ateşin yeryüzünde güneşin temsilcisi olduğu kanaati de yaygındır.
Tanrının bir armağanı olarak kabul edilen ateşe atfedilen bu
kutsiyetinden dolayı gerek eski Türk topluluklarında, gerekse günümüz
Türk topluluklarında ateşe tükürmek, ateşe küfretmek, ateşi su ile
söndürmek, ateşle oynamak kesinlikle yasaktır.
Ateşin devamlı
yanması ve ocağın tütmesi için “kor”lar kül içinde saklanır.10 Ateşin,
kötülükleri, hastalıkları kovduğuna yok ettiğine de inanılırdı.
Hıdrellez, Hıdır Nebi törenlerinde de sık sık bahsedildiği gibi Türkler
arasında günümüzde de hayli yaygın olan ateş üzerinden atlama geleneği
doğrudan doğruya ateş kültü ile ilgili olup, kötülüklerden temizlenmek
gayesiyle yapılmaktadır.11 Hastaların alazlanması, tütsü yakılması,
kurşun dökülmesi, üzerlik yakılması hastalıkları kovmak için yapılan
adetlerdendir.
Su Kültü
Eski Türk inancına göre
her dağın, her pınarın göl ve ırmakların, ağaç ve kaynakların “izi” (
sahipleri ) vardır.12 Hıdrellez, Hıdır-nebi ve Nevruz’da su üzerinden
atlama, birbirlerinin üzerine su serpme, Nevruz’da soğuk su ile yıkanma,
yeni-gün suyu ile el yüz yıkama, hayvanları sulama, su dolu – ana
motifi bu eski Türk inancının devamlılığını göstermektedir. Hıdrellez’de
genellikle yakın bir pınardan getirilen suyu içme, bununla el yüz
yıkama, suya bakma, bu su ile kap-kacak ve diğer eşyaların yıkanması
gelenekleri yerine getirilmektedir.
Hıdrellez Kutlamaları
Hıdrellez Anadolu’da “Hıdrellez”, Dobruca’ya yerleşmiş bulunan Kırım
Türkleri arasında “Tepreş”, Makedonya’da “Ederlez, Edirlez, Hıdırles”
gibi adlarla bilinmektedir.
Gerek Anadolu’da ve gerekse Anadolu
dışındaki Türk topluluklarında Hıdrellez’in yaklaşması ile çeşitli
hazırlıklar yapılmaktadır. Evler baştan başa silinmekte, ev eşyaları,
mutfak eşyaları, üst-baş baştanbaşa temizlenmektedir. Bu çabalar Hızır
Aleyhisselam’ın eve uğramasını sağlamak için yapılmaktadır. O gün için
aile reisi ev halkına yeni elbiseler, ayakkabılar almayı zorunluluk
olarak hissetmektedir. Diğer yandan Hıdrellez günü kuzu veya oğlak
kesilmesi, çeşitli yemeklerin hazırlanması, bu arada birçok yiyeceğin
hazırlanması tamamlanır. Hıdırellez’i bazı yerlerde bir gün öncesinden
oruç tutarak da karşılayan insanlarımız bulunmaktadır.
Bütün
hazırlıklar bittikten sonra en yakın bol ağaçlı, pınarı olan, mesire
yerlerine giden halk, Hıdrellez günü çeşitli oyunlar, eğlenceler ile o
günü mutlu bir şekilde geçirmeye çalışırlar.
Hıdrellez
kutlamalarının yapıldığı yerler genellikle günün anlamına uygun sulak,
yeşillik bölgelerdir. Geleneğe uygun olarak Anadolu’nun birçok
bölgesinde “Hıdırlık” denilen mesire yerleri mevcuttur. Bu bölgelerde
mezarlık, yatır vb. gibi çevre halkınca mukaddes kabul edilen, adak
adanan veya bez, çaput bağlamak gibi bazı geleneklerin sergilendiği
mahaller de görülmektedir. Adıyaman’da Karadağ eteklerindeki Nakıplar
Havuzu, Afyonkarahisar’da Hıdırlık, Beşparmak-altı, Taşpınar, Çorum’da
Hıdırlık, Amasya’da Pirler Parkı, Priştine çevresinde Karabaş Baba
türbesi, Kuruşaya, Prizren bağlarındaki Toçilla çeşmesi, Dobruca’da
Murfatlar, Azaplar Ovası, Tatlıcak Köprüsü, Acemler Bayırı Hıdrellez
törenlerinin yapıldığı mahallerdir.
Hıdrellez kutlamalarında bazı
gelenekler mutlaka yerine getirmektedir. Halk arasında bu geleneklerle
ilgili olarak birtakım inançlar oluşmuştur.
Bunlardan ilk sırayı
sağlıkla ilgili dilekler alır. Genellikle Hıdrellez suyu ile evin,
kap-kacak eşyanın, yıkanması sağlıkla ilgilidir. İnanca göre bunu yerine
getiren kişi bütün yıl boyunca sivilce vb. gibi rahatsızlıklarla
karşılaşmaz. Hıdrellez günü birtakım bahar çiçeklerinin toplanarak,
kaynatılıp içilmesi; kırlardan toplanan yenilebilir otların çörek veya
buna benzer yiyeceklerde kullanılması tamamen şifa inancı ile ilgilidir.
Hıdrellez’de hasırların yakılması, yakılan ateş üzerinden sağlık,
sıhhat dilenerek üç defa atlanması da gene sağlıkla, şifa dileği ile
ilgili bir gelenektir. Hıdrellez gecesi Hızır’ın yeryüzünde gezindiği ve
dokunduğu yerlere bereket saçacağına dair olan halk inancı sonucu
birtakım geleneklerin sergilenmesine vesile teşkil etmektedir. Mesela
yiyecek ve içecek kapları ile zahire ambarlarının kapakları açık
bırakılır. Cüzdan veya para keselerinin ağızları kapatılmaz.
Eskiden
kurbanlar tığlanır, ziyafetler ve akşamına Aynü’l cemler yapılırmış.
Hızır’ın şifa ve sağlığa kavuşturucu vasfına dair inanışlar vardır. Bu
konudaki yaygın adetlerden biri, Hıdrellez’de kuzu eti, yahut kuzu
etiyle pişi yemek yemektir. Çünkü Hıdrellez günü bütün canlıların,
bitkilerin ağaçların yepyeni bir hayata kavuşacağı, dolayısıyla Hızır’ın
gezdiği, ayağını bastığı yerlerde yayılan kuzuların etinin, insanlara
şifa, sağlık ve canlılık bahşedeceği söz konusudur.13
Hıdrellez’de
uygulanan en önemli tören şüphesiz “niyet oyunudur”. Genç kızların
talihlerini açmak, kısmetlerini belirlemek için uygulanmaktadır. Bu oyun
genellikle Hıdrellez’de, Nevruz’da ve uzun kış gecelerinde sıkça
oynanmaktadır. Bu oyun Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde değişik isimler
almaktadır.
Hıdrellezle İlgili Diğer İnançlar
Hıdrellez’de tamamen inançtan kaynaklanan, yapılması uygun veya uygun olmayan davranışları belirtmek gerekir.
Hıdrellez gece ibadetle geçirilir. Ertesi gün temiz giyimli olarak
dolaşmak gerekir. Evde genel temizlik yapılır. Çeşitli yiyecekler
hazırlanır. Hıdrellez günü için, yumurta kaynatılır. Ağzı açık bükme,
katmer, börek, irmik helvası vb. gibi yemekler hazırlanır.
Hıdrellez sahabı erken kalkmak uğurlu kabul edilir.
Sabahleyin dua edilmesi, dilek ve temennilerde bulunulması, toplu
olarak ailece yemek yenilmesi, Kuran kıraatı, sabah namazından önce
kabir ziyareti yapılması gereken adetler olarak görülmektedir.
Ellere ve ayaklara kına yakılır. ( kadınlar )
Akarsuya, dilekler bir kağıda yazılarak bırakılır. Mesela İzmir ve
çevresinde dilek kağıtları Hıdrellez sabahı denize bırakılmaktadır.
Nişanlı çiftler arasında karşılıklı hediyeler gönderilir.
Hıdrellez günü evler ilaçlanmaz. Nasip süpürülür inancı ile bazı bölgeler de evler süpürülmez.
Kuru baklagiller bir torba içinde bahçede ağaçlara asılır. Hıdır
Baba’nın kamçısıyla bunlara dokunması ve bereket getirmesi dileği
tutulur. Buna benzer biçimde ev, araba, çocuk ziynet eşyası resimleri de
yapılarak bahçeye muhtelif yerlere asılır.
Evde kalma tehlikesiyle karşı karşıya genç kızların başları üzerinde Hıdrellez günü yeni kullanılmamış kilit açılır.
Hıdrellez günü, açların doyurulması, dargınların barıştırılması, üzüntülü olanların sevindirilmesine çalışılır.
Hıdrellez’de içki içilmez, kumar oynanmaz.
Yoğurt çalınır. Ancak maya kullanılmaz. Yoğurdun tutması halinde eve Hıdır’ın uğradığına inanılır.
Hıdrellez günü kırlara gidildiğinde Hıdrellez azığını çalma adeti yaygındır.
Evin pencere ve kapıları kapatılmaz.
Hıdrellez’de yapılmamasına çalışılan işleri ise şöyle sıralayabiliriz:
Hıdrellez günü sabah erkenden kalkmayan kişinin işleri ters gider. Geç kalkmak kusur addedilir.
Hıdrellez’de salıncakta sallanmayanın o yıl çeşitli rahatsızlıklarla
karşılaşabileceğine inanılır. Salıncakta sallanma bir bakıma ateş
üzerinden atlama şeklinde o yıl için sağlık ve sıhhat dileği geleneği
ile aynıdır. Hastalıkların, dertlerin sallanma sırasında döküleceğine
inanılır.
Hıdrellez günü çamaşır yıkanmaz. Yünlü giyecekler güneşe çıkarılır.
Hıdrellez günü un elenmez ve ekmek yapılmaz.
Yeşil ot, dal veya çimen koparılmaz.
Çiçek toplanmaz.
Bağ ve bahçelerde çalışılmaz, tarlaya gidilmez.
Hıdrellez günü akşama kadar un kabına veya hamur tahtasına el sürülmez.
Eve kuru çalı-çırpı götürülmez.
KÖKENİ
Hızır ve Hıdırellezin kökeni hakkında çeşitli fikirler ortaya
atılmıştır. Bunlardan bazıları Hıdrellezin Mezopotamya ile Anadolu
kültürlerine ait olduğu; bazıları ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk
kültür ve inançlarına ait olduğu yolundadır. Hıdrellez Bayramı’nı ve
Hızır düşünüşünü tek bir kültüre mal etmek olanaksızdır. İlk çağlardan
itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Balkanlar ve hatta bütün Doğu
Akdeniz ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle belli başlı doğasal
döngüler için sevinç duyulduğu görülmektedir.hıdrellez 5 mayıstan 8
mayısa kadar olan süreçte kullanılır...
HIZIR
Hızır;
yaşam suyu (ab-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; özellikle de
baharda aramızda dolanarak, bolluk ve sağlık dağıtır. Hızır bir kişiye
verilen addan çok aslında bir doğasal durumu, baharla vücut bulan
yaşamın tazelenmesini imgeler. Türkiye'de Hızır’a atfedilen özelliklerin
bazıları:
* Kalbi temiz, Allah'a inanan insanlara yardım eder.
* Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar.
* Dertlilere derman, hastalara şifa verir.
* Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar.
* İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder.
* Uğur ve kısmet sembolüdür.
* Mucize ve keramet sahibidir.
Türkiye'de Hıdrellez Bayramı 6 Mayıs (5 Mayıs Gecesi) tarihinde kutlanır.
Hızır Nebi İnancı
Hızır inancı Türkler’de doğrudan doğruya baharın gelmesi merasimi ile
ilgili bir inançtır. Bu hususta oldukça geniş bir araştırma yapan Mirali
Seyidoğlu / Seyidov, yazın gelmesinin ister konar-göçer olsun, ister
çiftçilikle uğraşsın bütün Türk toplulukları için bir hayat meselesi
olduğunu belirterek havanın, toprağın ısınmasının mühim bir olay
olduğunu ifade etmektedir. Ona göre o yılın bereketli olabilmesi için
özellikle iki hususun Türklerce efsunlanması gerekmektedir. Bu iki unsur
hava ve sudur.4 İşte bu sebeple çeşitli Türk toplulukları yazı önce
karşılamak için çeşitli törenler yapmaktadırlar. Böylece ağaçların,
bitkilerin, çiçeklerin yeşermesi, hayvanların kuzulaması, tabiatın
canlanması, yeni bir hayatın başlaması mümkün olabilecektir. Bütün
bunlara can verecek ise sıcaklıktır. Anadolu’da Hıdır / Hızır Nebi günü
genelllikle Zemheri’nin 27’si ile Şubat / Gücük ayının 3’üne kadar olan
günler arasında kabul edilir.
KUTLAMA MEKANI
Hıdrellez kutlamaları genel olarak yeşillik, ağaçlık alanlarda, su
kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Hıdrellezde
baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti
vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına
inanılır. Bugünde kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan
sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk
gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.
GECESİ
Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz
ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek
kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev,
bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi gül ağacının altına
istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım
edeceğine inanırlar.Ve aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdaleye
bağlayıp gül ağacına asarlar. Bir yıl boyunca dileklerinin yerine
gelmesini beklerler.Bazı kimselerde ateş yakıp,dilek dilerler.Ondan
sonra yaktıkları ateşin üstünden atlarlar.
GELENEKLER
Baht açma: Hıdrellezde baht açma törenleri de oldukça yaygın olarak uygulanan geleneklerimizdendir.
* Bu törene İstanbul ve çevresinde “baht açma”,
* Denizli ve çevresinde “bahtiyar”,
* Yörük ve Türkmenlerde “mantıfar”, Balıkesir ve çevresinde “dağara yüzük atma”, Edirne ve çevresinde “niyet çıkarma”,
* Erzurum’da “mani çekme” adı verilir.
Kaynakça
1 Abdulhaluk Çay, Hıdırellez “Kültür Bayramı” Ankara, 1990
2 Gösterilen bu kaynakçalardan hariç şu kaynaklar da bulunmaktadır:
Kerim Yund, “Türkiye’de Hıdırellez”, Türk Folklor Araştırmaları dergisi, c.6, nr.130, s.2139
Meysun Erşangil, “Hıdırellez”, Folklor sayı, 13-15, Mayıs – Temmuz 1970, s.20.
Murat Uraz, “Hıdırellez ve Hızır ile İlyas”, Türk Folklor Araştırmaları, sayı 346, (Mayıs 1978)
3 Ali Yakıcı, “Hıdırellez Geleneği’nin Türk Halk Şiiri’ne Yansıması”, milli Folklor 2 (10, 1991) s.21
4 Mirali Seyidov, Azerbaycan Mifik Tefekkürünün Gaynagları, Bakü 1983,
s.130, Aynı yazar, “Türk Boylarında Hızır İnancı I”, Azerbaycan, sayı
239 (Mayıs 1982), s.10
5 Ahmet Yaşar Ocak, İslam-Türk İnançlarında Hızır Yahut Hızır-İlyas Kültü, Ankara 1985, s.136.
6 Ahmet Yaşar Ocak, s.136; Ahmet S.İğciler, “Hıdırellez”, Çevren, Sayı
41 (Priştine, Mart 1984), s.66; Muhteşem Öksüzcü, “Yazın Başlangıcı
Hıdırellez”, Sümerbank, sayı 11 (5/1962)
7 Bedri Noyan, “Hıdırellez”, Ege Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Araştırma Dergisi, c.3, (1984), 129-139.
8 Ahmet Turan, “Hıdırellez:Kültür ve Bahar Bayramı”, Milli Folklor, 6
Haziran 1990, 13-15 ss. (Doç, Dr. Ali Berat Alptekin, “Hıdırellez”,
Görgü Ansiklopedisi, s.124)
9 Abdülkadir İnan, Şamanizm, s.132-134, Yaşar Kalafat, Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri, Ankara 1990, s.40.
10 Mahmut Rişvanoğlu, Doğu Aşiretleri ve Emperyalizm, İstanbul 1978, s.168.
11 Ateşten atlama geleneği ile ilgili olarak bkz. Mahmut Rişvanoğlu,
s.169; Isparta İl yıllığı 1967, Ankara 1968, s.108, Rahmiye Malcıoğlu,
“Bursa’da Hıdırellez”, TFA, sayı 222 (Şubat 1968), s.4635; Ali Rızza
Yalgın, “Uludağ Türkmen Etnografyası, 4)Yerleşmeler 5)Isı-Işık, TFA,
Sayı 10 (Mayıs 1950), s.152; Selim Sami İşçiler, “Tekirdağ’da
Hıdırellez”, TFA, Sayı:47 )Haziran 1953), s.747.
12 Abdulkadir İnan, Eski Türk Dini, s.204.
13 Kemal Güngör, “Anadolu’da Hızır Geleneği ve Hıdırellez törenlerine
dair bir inceleme”, Türk Etnofrafya Dergisi, Sayı 1-2 (1956-1957), s.70.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder